Ana SayfaBlogKüçük Şeyler, Büyük Etkiler

Küçük Şeyler, Büyük Etkiler

Küçük Şeyler, Büyük Etkiler

 

Sizlerin de bazen hayal ettiğiniz çalışma ortamı ile kendinizi içinde bulduğunuz çalışma ortamının birbirine çok uzak olduğunu hissettiğiniz oluyor mu? Bazen de “aslında o kadar da uzak değil, bak bugün olan bu olay bende bir umut ışığı yaktı” diye düşündüğünüz?

Her birimiz zaman zaman daha iyiyi hayal ediyor ve bu dönüşüm için bir şeyler yapmak istiyoruz. Ne yapmamız gerektiğini ise bazen bilemiyoruz, bazen de çok büyük adımlar atmamız gerektiği kanısına varıp, ürküp, vazgeçiyoruz. Günümüzde yalın dönüşüm yolculuğunda en ileride olan işletmelerde de her şey, bir kişinin bu soruyu sorması ve küçük bir adım atması ile başladı. Sonrasında ise bu fikir bir salgın gibi işletmeye yayıldı.

 

Gladwell ve Kritik Eşik (The Tipping Point)

 

Malcolm Gladwell, The Tipping Point (Kritik Eşik) isimli kitabında bir fikrin gelişip kritik eşiğe ulaştıktan sonra bir salgın gibi yayılarak büyük bir etki yaratabileceğini aktarıyor. Peki biz işletmelerimizde yalın dönüşüm için bizi o kritik eşiğe getirecek, ilk farkındalığı yaratacak o soruyu ne zaman ve nasıl sormalıyız? Yalın dönüşüm isteğinin bir salgın gibi yayılması için her birimiz aynı soruyu mu sormalıyız? Yoksa bazılarımızın kendilerine has farklı görevleri mi olmalı? Topyekün ve çok büyük bir hareketle bir anda yalın dönüşebilir miyiz? Yoksa ihtiyacımız olan küçük küçük sürekli hamleler mi?

Gladwell kitabında küçücük bir dokunuşun, eğer doğru yere yapılırsa bir kıvılcım çaktırarak büyük bir devrime dönüşebileceğinden bahsediyor. Öte yandan 150 kişiyi geçen gruplarla olan denemelerin yönetilemeyerek başarısız olacağına değiniyor. İşletmelerimizde yalın dönüşümü sağlamak için ihtiyacımız olan belki de o kıvılcım anını yakalamak ve bizi o kritik eşiğe getirerek sosyolojik salgına dönüşmesini sağlamaktır. Ne dersiniz?

Gelin ilham almak için Gladwell’in kitabında küçük şeylerin büyük etkiler yaratması için hangi kurallardan bahsetmiş olduğuna birlikte bakalım.

 

  • Azınlık Yasası (The Law of Few)

 

Bu kurallardan ilki Azınlık Yasası (The Law of Few). Bu yasada Gladwell fikirlerin ya da davranışların yayılması için bazı bireylerin kritik roller aldığını belirtiyor. Bu azınlıktaki bireyler tüm grubun dönüşmesi için görev alıp değişimi sağlayarak güçlerini ortaya koyarlar. Azınlığı oluşturan bu kişiler de kendi içlerinde 3’e ayrılıyor; erbaplar, birleştiriciler ve satıcılar.

  1. Erbaplar (Maven): Bu kişilerin görevi; yayılması istenen o ilk mesajı, ilk bilgi tanesini ortaya koymaktır. Adından da anlaşılacağı üzere erbaplar o bilgiye sahip kişilerdir. İşletmemizde bir yalın dönüşüm planlıyorsak, ekibin içerisinde muhakkak erbaplar bulunmalıdır. Erbaplar yalın dönüşüm metodolojisi konusunda bilgili ve sürekli öğrenmeye açık kişilerdir. Bu kişiler diğer çalışanlara yalın felsefenin neden önemli olduğunu açıklayabilirler.
  2. Birleştiriciler (Connector): Bu kişilere sosyal çimento desek pek de yanlış olmaz. Birleştiriciler insan ilişkileri kuvvetli olan, kolayca herkes ile iletişime geçebilen ve bilgiyi yayan kişilerdir. Erbaplar sadece bilgiyi iletirken, birleştiriciler bu bilginin kişiden kişiye yayılmasını da sağlarlar. Yalın dönüşüm için kurulan ekipte muhakkak birleştiricilere de yer verilmelidir. Bu kişiler işletmede tüm bölümlerden tanıdıkları olan, tüm bölümlerle ilişki kurabilen, farklı bölümlerden kişileri bir araya getirip kendi aralarında ilişki kurmalarını sağlayabilen kişilerden seçilmelidir. Bu sayede mesajlarınız oluşan bu kanallar yardımı ile pek çok kişiye ulaşabilir.
  3. Satıcılar (Salesperson): İnsanları ikna etme konusunda doğal yeteneğe sahip kişiler bu grubu oluştururlar. Bazı insanlar vardır bir ortama girdiğinde gülümser ve onunla birlikte herkes gülümsemeye başlar. Bir ürün tavsiye eder ve herkes kendisini o ürünü satın alırken bulur. İşte bu insanlar Gladwell’in kitabında satıcılar diye bahsettiği kişilerdir. Yalın dönüşüm ekibine dahil edeceğiniz bu kişiler dönüşümün olumlu etkilerini çalışanlara iletir ve onları dönüşüme ikna etmekte kritik rol oynarlar.

Nasıl sosyal medyada “influencer”lardan etkilenip onların aldıklarını alıyor, onların kullandıkları ürünleri kullanıyorsak, bu kişiler bizlerde bu güveni ve hissi uyandırıyor ve bizleri istediği doğrultuda “influence” ediyorsa, yalın dönüşüm ekibindeki kişilerin de işletmenin geri kalanı üzerinde böyle bir etkisi olabilecek kişilerden oluşması kritik öneme sahiptir.

 

  • Yapışkanlık Faktörü (The Stickiness Factor)

 

Gladwell’in kitabında bahsettiği kurallardan ikincisi Yapışkanlık Faktörü (The Stickiness Factor)’dür. Gladwell kitabında mesajların salgına yol açması için yapışkan olması gerektiğine değiniyor. Bizler genelde yalın dönüşümü kurgularken hep verilen bilginin ve mesajın daha çok kişiye ulaşmasına odaklanırız. Halbuki bir mesaj iletildiğinde değil, akılda kaldığında görevini yerine getirmiş olur. Bizler bir devrim yaratmak için yalın dönüşüm yolculuğuna yapışkan, akılda kalıcı bir motto ile çıkmalıyız. Yalın araçları öğretirken akılda kalıcı metaforlar, akrostişler kullanmalıyız. İşletme içinde herkes tarafından sürekli görünecek yerlere yerleştirilen görseller ile çalışanların zihinlerinde yer edinmeliyiz. Örneğin;

  • 5S için “Her şeyin bir yeri, her yerin bir tanımı olmalı!”
  • Kaizen için “Dünden daha iyi ama yarın için fırsat var!”
  • Öneri Sistemi için “Bir önerim var, söylemezsem olmaz!”
  • İsraf tanıma için “Fatih Beylerden uzak duralım!” (İsraf tanıma yazımız için spoiler içerir  )

Çalışanların diline dolanan ve sürekli söylenen bu cümleler, nasıl bazı markaların reklam müzikleri çaldığında marka adı geçmese bile hangisi olduğu anlaşılıyorsa ya da kurumsal renkleri göründüğünde hangi marka olduğu anlaşılıyorsa bu şekilde yalın araçların tanınmasına ve unutulmamasına yardımcı olacaktır.

 

  • Bağlamın Gücü (The Power of Context)

 

Gladwell’in kitabında bahsettiği son kural ise Bağlamın Gücü (The Power of Context)’dür. Bağlamın gücü ile kastedilen küçük çevresel değişikliklerin büyük davranışsal etkiler yaratabileceğidir. Değişim önce kişide başlar, sonra topluma yayılır. Çevremizde bazı insanlar vardır. Sokakta elindeki çöpü bir çöp kutusu görene kadar taşır, ancak bir çöp kutusu gördüğünde çöpünü atar. Peki ya aynı sokakta bunu yapan 4 kişi olsaydı ve siz 5. kişi olsaydınız çöpünüzü yere atabilir miydiniz?

 Bir üretim atölyesinde eğer dağınıklık/kirlilik varsa, el aletleri rastgele yerlere yayılmışsa, kişi elinde bulunan el aletini herhangi bir yere bırakabilir. Fakat 5S uygulanmış, her şeyin tertipli, düzenli, nizami olduğu bir yerde elindeki ekipmanı rastgele bir yere koymaktan çekinir. Hele bir de etrafında birleştiriciler ve satıcılar varsa o zaman o kişi de elindeki ekipmanı olması gereken yere koyar. Bu birkaç kez tekrarlandığında artık etrafında erbaplar, satıcılar, birleştiriciler olmasa da o kişi o ekipmanı doğru yere koyar. İşte bu nokta artık aradığımız o kıvılcım noktasıdır. O kritik eşiktir. O eşiğe geldikten sonra yalın dönüşüm artık kaçınılmazdır ve bizi bu salgına getiren ilk adım alınan ilk 5S aksiyonudur.

Atılan küçücük bir adım bir salgının başlamasına ya da bitmesine yol açabilir. Ayrıntılar önemlidir. Çoğu zaman yapmamız gereken sadece küçük bir değişikliktir. Bizler de yalın dönüşüm için yapışkan mesajlar bulmalı, birleştiricilerden, erbaplardan ve satıcılardan oluşan ekipler kurmalı ve bağlamın gücünden faydalanarak mevcut durumdan atılan minik adımlar ile yeni normaller yaratmalıyız. Bazen çalışma alanında yapılan küçük düzenlemeler, bazen çalışanların diğerlerinin önünde takdir edilmesi, bazen mesajların panolar ile sergilenmesi bir kıvılcım yaratabilir.

Yalın dönüşümün bir kıvılcım ile başlaması ve bir salgın gibi yayılması dileğiyle.

 

Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için bizimle iletişime geçin.

Share:

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Categories

Arşivler
Etiketler

You May Also Like